25 Ağustos 2009 Salı

Sipariş

Arayıp siparişinizi verirsiniz.Adamlar size 30 dakikada getirme garantisini vermiştir .Ama telefonu kapattıktan sonra hep aklınızda "ya geç kalırsa naparım ? Bedavaya getirirmiyim ? " soruları kalır. Çok rahatsız edicidir ve o yemek gelene kadar aklınızı bu sorudan başka birşeye veremezsiniz.Aklınızda binbir türlü senaryo yazar oynarsınız.Tabi senaryolar sizin kişiliğinizi yansıtır.Kimisi "geç kaldın birader, para varmeyeceğim ! " diyecek kadar yüreklidir.Kendi adıma konuşursam ben hep parasını vermeyeceğim diye hayal ederim.Geç kalacak ve bedava yemek yiyeceğim.Hatta azarlayacağım ben sizin daimi müşterinizim ayağı çekeceğim.Adam postalayıp eli boş geri göndereceğim.

Yarım saat geçmeden geldiyse bütün bu hayal tiyatrosu sona erer , paranızı verir , yemeğinize yumulursunuz.

Amma velakin , özelliklede benim gibi insanlar için , en zor anlar yarım saatten sonra başlar.Beş dakika geç kaldı.Altı,yedi,sekiz...Dakikalar ilerlerken siz sanki kabız olmuş bir insan rahatsızlığında , adama ne şekil bir tavır sergileyeceğinizi düşünüyor olursunuz.Önce "bedava len işte ! " diye cesaretlenip sonradan " yok abi nasıl söylerim diye " özünüze dönersiniz.

Ve işte o an ! On dakika geç kalınmıştır !

Kapı çalınır. Kapıyı açar. Parasını verir. Yemeğinize yumulursunuz.

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails