3 Ekim 2009 Cumartesi

Düğün


"Nikahınaa benii çağırr sevgilimmmmm , istersen şahidinnn olurumm seninnnn ... " Hey maşallah. Büyüdük artık.Arkadaşlarım evlenmeye başladılar.E tabi ülkemizin bazı coğrafi bölgelerine göre geç bile başladı bu süreç.Ama biz kendi felsefemize bakalım.Hadi hayırlısı darısı herkesin başına.

Anneme gidip " Nikahınıza beni çağırmadınız ! " diye sitem ettim. O da " Sen daha yoktun ya salak " dedi.Anneler her zaman haklıdır.Arkadaşlarım çağırıyor saolsun o da yeter bana.

Geçen gün gittiğim düğün bahçeli havuzluydu.Hani o sokak aralarında olan düğünleride severim ama herkes imkanlarını zorluyor daha iyisini yapabilmek için.Oradaki izlenimlerimi sizinle paylaşmak istedim.

Birkere her düğünün vazgeçilmezi çocuklardır.İlla ayağa kalktığınızda gelip ayağınıza bacağınıza çarpacak onlar yoksa düğünde olduğunuzu anlamazsınız.Şimdilerde sevgili ilişkileri bakımından , özellikle de büyük şehirlerde, ne kadar "geniş" olduğumuzu farkettim.Daha 7 yaşında, geceleri donuna işeyen çocuklar ben ileride seninle evleneceğim demeye başlamış birbirlerine.Eh 16 yaşındaki gençlerin böyle olması gayet doğal o zaman.Kim kime dum duma .

Yıllarca işten güçten bunalmış , evde karı dırdırı işte patron fırçası yemekten bıkmış insanların deşarj olma yeridir düğünler.Dışarıda görsen " bu adam osuruğuyla boğar valla ! " dediğin insan düğüne gelince genleri değişiyor.Müzik çalmaya başladı mı pistlerde tüm kıvraklığıyla kalabalığa katılıyorlar.Gecenin yıldızı oluyorlar.Kapı gıcırtısına oynuyorsun derler ya aynı öyle.O kadar dert içinde onlarında hakkı eğlenmek.Gidip alnına para yapıştırası geliyor insanın.

Gelinin babasından yarım külçe altın.Yok şaka şaka . Öyle bir şey olmadı düğünde.Ama takı merasimini severim.Genelde bayanlar görevlendirilir ama damatla iyi ilişkiler içinde olan baylar da artislik olsun diye sıraya girebilir." Abi şu takılanları toplayıp kaçsak " geyiği her zaman döner. Bu geyiği yapanları mizah mahkemlerinde yargılayacağım.O günlerde gelecek.

Piyanist düğün bitmiş dediyse bitmiştir arkadaşım ! Rahat bırakın yeni evli gençleri ! Herkes sanki o anı beklemiş gibi gidip saatlerce dırdır eder evlilerin başında."Bir ihtiyacınız varsa kapımız her zaman açık . " gibi formalite icabı söylenmiş boş laklaklar yüzünden o değerli dakikalar uçar gider.Bir ihtiyacı var evet ! Sen gidersen o ihtiyacı giderebilecekler ama seni bekliyolar çenesi düşük insan !

Arkadaşın sırtına iyi vuramadım.Tekme savurdum inşallah yanlış bir yerine gelmemiştir.

Hayırlı günler.

Not:Yeni evli Onur ve Ayşegül çiftine en içten dileklerimi sunarım.Bir yastıkta kocasınlar inşallah.Çocuk erkek olursa adını Bora koyun len !

Karikatür:Serkan Altuniğne

2 Ekim 2009 Cuma

Protesto


Ben kendimi bildim bileli protestoları komik ve bir o kadar da yaratıcı bulmuşumdur.He dersiniz ki "Sen hiç protesto ettin mi herhangi birşeyi?" diye. Hayır derim.Gereksinim duymadığımdan ya da o olayı protesto edince olayın değişeceğine inanmadığımdandır.

Protesto halkın uyumadığının göstergesidir derler.Ama sanırım protestocular hep aynı simalar.Çoğu yakalanıp salınmış tekrar.Uyumayanlar o birkaç kişi.Protestoyu meslek edinenlerden bahsediyorum.Yoksa yeni protestocular bulmak kolay değil tabiki.Maaşlı ve sigortalı bir iş değil eninde sonunda.Herkes protestodan çok , şartları kabullenmiş bir halde eve ekmek getirme derdinde.

Benim küçükken en ilgimi çeken protestoları hep Greenpeace yapmıştır.Genelde kendilerini bir yerlere zincirlerler.Binanın tepesine,boğaz köprüsüne,belediyenin su hayratına,umumi tuvaletlere."Bu tuvaletin kirli suları şehrin şebekesinden geçerek okyanuslara ulaşıyor.Sudaki yaşama zarar veriyor.Ölürüz de buraya kimseye sıçırtmayız ! " diyerekten onlarca metre zinciri kendilerine bağlıyorlardı.Bazı protestolarda çıplak insanlar kullanılıyordu.Vucutlarına protestoyla ilgili mesajlar yazılıyordu.Mesela sağ göğsüne " Meme kanserine hayır ! Kahrolsun gıda boyası ! " , bacaklarına " Selülite hayır ! Kahrolsun kola ! " gibi.En güzelleride hayvan hakları ile ilgili olanlar."Solucanlar ölmesin ! Domuzlar boka girmesin ! Arılar sokmasın !" "Köpeklere özgürlük ! Yaşasın sokakta çiftleşmek ! " gibi... Mesela tavşan avı mevsimin protestosunu Playboy kızlarına yaptıracaksın çok etkilli olur.Panter Emel varsa birde ballı börek...

Bu arada yeni moda protesto ayakkabı fırlatmak oldu.Siyasilere kullanılıyor genelde.Önce ABD eski başkanı Bush ' a . Dünde Ankara'da IMF başkanına.İki kere denendi ikisinde de isabet oranı sıfır.Hele bugünkü tam komedi.Ayakkab önce başkana soruyu soran öğrencinin kafasına geliyor sonra onun kafasından sekip platforma düşüyor.Acaba protestocu ayakkabıyı arkadaşına attıda herkes yanlış mı anladı ? Karakoldaki savunmasında " Ağabey valla bizim arkadaşa attım.Tam üç aydır benden aldığı borcu ödemedi.Bir de kalkıp öyle artis artis soru sorunca dayanamadım.Benden aldığı yetmedi birde IMf ten isteyecekti şerefsiz !!! " . Bilemeyiz

Ben ayakkabı fırlatmak istesem okulun ilk haftasında ders yapmayan hocalara fırlatmak isterim.Len boşu boşuna geliyoruz o kadar okula ! İnsan kapısına filen yazar ilk hafta dersler yapılmayacaktır diye ! Evde ne kadar eski ayakkabı terlik var toplayıp geleceğim valla ! Ninja gibi bir sefer de üç tane sallarım rahat.Fıt fıt fıt ...

Hayırlı günler.

27 Eylül 2009 Pazar

Okula Başlarken

Yine hüzünlü bir sonbahar günü.O sabah hazırsınızdır.O niyetle uyanılmış,o niyetle yenilmiş içilmiştir.Hatta o niyetle tuvalete gidilmiştir.Uzun bir maratona başlarken herşeyinizi tekrardan düzene sokmanız gerekir.Ne oldum değil ne olacağım demeli insan.Hani sabaha karşı 7 de yatarsınızda 2 gün sonra aynı saatte sınıfta esniyor olursunuz ya.İşte öyle bir şey.

Eğer ilkokuldaysanız "kaplardan" anlarsınız o telaşlı günün gelişini.Evet , kaplardan. Kitap , defter kapları.Yıllarca anne,baba,çocuk tarafından uğraşılmış ve bitirilememiş hala devam eden tek teknoloji belkide.Kapla kapla bitmez o defterler.O kadar çok bant kullanmışsınızdır ki kıçınıza yapışsa farketmezsiniz.Et ve tırnak gibi olursunuz.Kaplamayı meslek edinseniz deli gibi para kırarsınız aslında.Neyse.

Lise ve ortaokul yıllarında kıyafet alımı ile başlar o heyecan.Her okulun kendine özel kıyafeti vardır.Cinsiyet cinsiyet , tür tür...Armalar,kıravatlar,etekler,ceketler hatta ve hatta rozetler...Özel okullarda beden eğitimi dersi için bile tek tip kıyafetler üretiliyor.Velilere doğru doğrultulmuş kazığın ucu bir kaç bıçak darbesiyle sivrilmeye devam ediyor.Kayıt parası almıyoruz diyen müdür , yalanını ters çevirsin üzerine otursun.O parası,bu parası,şu parası derken anne babaya binen yük artıyor.Olsun herkes okusun.

Üniversitede ise tam bir ipimle kuşağım mikimle daşağım durumu var.Harcını yatır, sonra ister gel ister gelme.Ne hocan arar ne okul.Adam parasını aldıktan sonra istersen çık kampüse , yat bütün gün çimlerin üzerinde.Öğrencilerinde işine gelir bu durum.Alışma devresi uzadıkça uzar.İlk hafta okula gidilmez.İkinci hafta oturulup " buna gitmesekte olur ya " denen dersler seçilir.Vizeden ne zaman kötü not aldın o zaman bütün derslere gidilir.E ben böyle öğrenciliğin gözünü seveyim.Bostan yata yata büyür.Aynen devam anasını satayım.

Seslerinizi duyar gibiyim. "Hergün düzenli not alacağım. Derslerimi günü gününe çalışacağım."

Nahhh !!! (Bilekten ileri doğru , zıpkın gibi bir hareket.)

Hayırlı günler.


Karikatür:Yiğit Özgür
Related Posts with Thumbnails